Tarihçe
"...Ani'deki abidelerin arasındaki en ilginci olan bu yapının planının karmaşıklığını çözebildiğimi iddia edemiyorum."
- H. F. B. Lynch
Bu önemli kilise, Pahlavuni sülalesince yaptırılmış ve Ani'nin bu sülalenin himayesi zamanındaki piskoposlarca kullanılmış olsa gerek. Duvarlarında, yapımına dair yazıt bulunmamıştır. En eski yazıt, 1031 tarihlidir ve Abuğamir Pahlavuni'nin yaptığı toprak bağışından söz eder. Nikolai Marr, Havariler Kilisesi ile ona bitişik yapıların kazısını 1909'da tamamlamıştır, ve 1912'de kilisenin en zayıf kısımlarıyla güney narteks sağlamlaştırılmıştır. Havariler Kilisesi'nin duvarları, sekiz önemli noktadan takviye edilmiştir. Güney narteksindeyse, doğu cephesinin alt kısımlarını örten taşların hepsi restore edilmiştir. Stalaktit kubbenin sarkan kısmını tutmak için de bir direk yerleştirilmiştir. Bu çalışmanın çoğu imha edilmiştir ve 1909'da gün ışığına çıkarılan yapılardan geriye çok az şey kalmıştır. TarifBu kilisenin zemin planı, "inscribed quatrefoil with corner chambers" olarak tanımlanır. Diğer bir deyişle, dikdörtgen planın içine oturtulmuş dört apsisli iç yapının köşelerde oluşturduğu boşluklar, dört şapelle doldurulmuştur. Bu, Ermenistan'da 7nci yüzyıldan beri rastlanan bir tasarım türüdür, ancak bu binadaki süs unsurları, binayı üslup olarak 11inci yüzyılın ilk otuz yılına bağlar.
Kiliseye kuzey ve güney apsislerindeki kapılardan girilirmiş. Bu kapıların, iki dendane sırası arasında akant yaprakları ile oyulmuş efrizli iri üst eşikleri varmış; bu da, 11inci yüzyıl Ani kapılarında tipiktir. Kilisenin üst kısımlarından geriye çok az şey kalmışsa dahi, 1909 kazısında elde edilen bulgular, kilisenin aslına uygun modellendirmesini mümkün kılmıştır.
Merkezi kubbenin ağırlığını hafifletmek için boş toprak kaplar kullanılmıştır. Kubbenin konik çatısının dilimlerinde nar ve üzüm salkımı oyması varmış. Dört köşedeki şapeller, küçücük kiliselere benzermiş - her birinin apsisi ve incelikli iç yapısı varmış. Hatta ve hatta, iki doğu şapelin kendi yan hücreleri dahi varmış. En ilginç tarafı, dört yan şapelin her birinin alınlı kubbe ile örtülmüş olmasıdır; bu da bu kilisenin tasarımını türünün yegane örneği kılar. |
|
Avlunun geri kalan kısmı, kilisenin güneydoğu köşesinin ve güney narteksinin doğu cephesinin karşısındaymış. Avlunun ve kilisenin seviyesi, şehrinkinden alçakmış. Kilisenin doğusundan, doğu cepheye paralel ve avlunun zemininden 1.5 metre yükseklikten bir yol geçermiş. Bu yoldan avluya, güney narteksin önüne altı basamaklık merdiven ile inilirmiş. Avlu, çoğu mezar taşı vazifesini de gören taş ile döşeliymiş. Oymalı haçkarların kalıntıları da avlunun içinde bulunmuştur. Başka mezar taşları da bulunduran geçit, ana kilisenin doğu cephesinden geçermiş. Bu duvarın karşısında da basamaklarla, yolun altında, muhtemelen mozole görevi gören bir tonozlu odaya inilirmiş. Kilisenin doğu cephesinin kuzeydoğu köşesine dayandırılmış bir mozole varmış. Neredeyse tamamen yok olmuştur, ancak günümüze ulaşan bir takım oymalı parçalardan, 12nci yüzyıla ait olduğu saptanmıştır. Kilisenin kuzey cephesine bir narteks yapılmıştır. Mozole görevini de görür, doğuya dönük apsisi varmış. Pilastro ve kolonlarının tasarımından Marr bu yapıyı, en geç 11inci yüzyılın ilk yarısı olarak tarihlendirmiştir. İki girişi varmış: batıdaki, düz duvarlı bir odaya girermiş, doğudaki ise muhtemelen kuzeydoğu köşesindeki mozole yoluyla avluya varırmış. Kilisenin batı cephesine de yaptırılmış bir oda varmış. Bu da mozole vazifesini görürmüş ve buraya güney narteksin batı cephesindeki bir kapıdan girilirmiş. Poligon taş kaidelerin üzerinde duran ahşap direklerle desteklenen bir çatısı olduğu saptanmıştır. İçinde de Katolikos Barseğ'e ait 1184 tarihli yazıtı olan mezar taşı bulunmuştur (yukarıda gösterilmiştir).
|
| |||
| |||
Güney Narteks
Kilisenin güney cephesine dayalı bir narteks vardır. Ermenice gavit olarak bilinen bu yapı, muhtemelen 13üncü yüzyılın başlarındandır. Narteksin güney ve batı duvarlarının tamamı, batı sahının tavanının çoğu ile birlikte yıkılmıştır. Narteksin sadece doğu cephesi ayaktadır. Bu yapı, Türk literatürünün kimi yapıtlarında yanlış bir şekilde "Selçuklu kervansarayı" olarak bilinir.
Güney narteksin duvarlarında birçok Ermenice yazıt vardır. Çoğu, 13üncü yüzyıla aittir (en eskisi 1215 tarihlidir), kimisi de 14üncü yüzyıldandır (en yenisi 1348 tarihli olmak üzere). Çoğu dini konularda değildir. Bunların arasında örneğin mali yönetim kararnameleri, vergilendirme ve ticari hacizlerden muaf tutulma veyahut bunlarda indirim hakkında ayrıntı belgelendiren vardır. Önemleri, Ani'nin o dönemki ekonomik hayatına ışık tutmaları ve narteksin dini olduğu kadar başka amaçlarla da kullanıldığını göstermelerindendir. Yapının İncelemesiGüney narteksin zengince oyulmuş doğu cephesi, Selçuklu ve Fars sanatından kuvvetlice etkilenmiştir. Giriş, bir piştak şeklindedir. Bu, eyvan şeklindeki bir nişin içine yerleştirilmiş ve süslü çerçeveli bir giriştir. Nişin çatısı, mukarnastır. Çerçevesi, sivri tepeli kemerdir. Bu kemerin üstünde, bir Müslüman yapı olması durumunda oyma veyahut seramik disk olacak yerde mazgal pencereler vardır. Cephenin geri kalan kısmı, süslü oymalı düşey bantlarla değişken olarak yerleştirilmiş sığ V-şekilli nişten ibarettir.Dış yüzeyinin düzlüğü, sadeliği ile içinin hareketliliği arasındaki zıtlık daha çarpıcı olamazdı. Tavan, kesişme noktasında bir stalaktit olan, birbirini kesen kemerlerle desteklenmiştir. Bu kemerler, incelikle oyulmuş mukarnası olan eşkenar dikdörtgen orta bölümü çerçeveler. Bu kubbeli tonozun tepesinde önceleri bir gözpencerenin olduğu söylenir, her ne kadar bugün bu iddiayı destekleyecek delil bulunmuş olmasa dahi. Diğer bölümlerin ise, kırmızı, ten rengi, ve siyah taştan oluşturulmuş kakma işiyle zengince süslenmiş düz tavanları vardır. Yapının içinin tamamı, taş işçiliğinin hüner gösterisidir. Narteksin kemerlerinin duvara dik olmalarından ziyade köşegen boyunca çaprazlamaları, belki de Ermeni mimari yapılarında eşine rastlanmaz bir olaydır. İki kare sahının aldatıcı derecede basit zemin planı, içerisinin alt bölmelerindeki çıkıntı yapan pilastrolarla vurgulanır. Ancak kubbeli orta bölmenin bu sahınların üstüne yerleştirilmesi, Barok mimarisi dışında nadiren görülen, boşlukların birbirine devam ettiği izlenimini veren çarpıcı bir etki yaratır. Küçük KiliseNarteksin güneyinde, o konumdaki yapılardan daha da eski bir küçük kilise varmış. Avlunun seviyesinin üstündeymiş, hatta ve hatta, bitişik sokağın seviyesinin de. Yarım daire apsisi olan tek nefi varmış. Apsisin güneyinde ek hücre varmış, ama kuzeyinde yokmuş. Marr, bu kilisenin kuzey duvarının güney nartekse yer vermek için ortadan kaldırıldığını düşünmüştür.Bu küçük kilisenin bir metre güneyinde ve aynı zemin seviyesinde, fırınların daha sonraki bir tarihte eklendiği, mozole vazifesini gören bir yapı daha varmış. Kazıcılar burada, ilkin mozole ya da küçük kiliseye ait olmuş olabilecek yarım kabartmalı bir taş dilim bulmuştur. Üzerinde, meyvalı ve yapraklı nar ağaçları varmış. Tarz olarak, 7nci yüzyıl kadar erken bir devre tarihlendirilebilir. |
|
ANASAYFA | MESAJ PANOSU | EMAIL | ENGLISH | |
Copyright ©1999 - 2002 VirtualANI. Son güncelleme: 4 Eylül 2002. |